Navigation |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Vay benim deli gönülüm
Yine düşürdün beni acılara
Acır içim
Kanar yaralarım
Ağlar gözlerim
gökyüzünün yıldızınca
Kaç bin yılın özlemi vardı sevdalara
Savurdum bütün deliliğimle sevdamı
Hayallerimi ördüm
basamak, basamak
binlerce sabır adına
Sevdim
sevdayı bildiğim kadar
Bir kara sevda oldum
Alıp başımı
saldım kendimi
kekliklerin sektiği
kekiklerin koktuğu
dağların doruklarına duman duman
Kurduyla, kuşuyla
acılarımı paylaştım
toprağıyla taşıyla
Koklaştım,
söyleştim ağaçların yaprağıyla
Korktum,
korkum rüzgarın uğultusu oldu
ayrılmamak için gayret ettim
sarıldım bütün ağaçlara
bırakmasınlar beni diye
Saldırgan oldum acımla
saldırdım sarıldıklarıma
Oysa gönlüm
bir deli hasret
Yıkar duvarları
ulaşmaz sesim
Yanar içimi
yanardağının volkanı gibiyim
Azar yaralarım
onbin acının arsızlığıyla
Haykırır acılar kendini
karanlığa sıkılan kurşun gibi
sessizliği boğarak öter gider
Dövülmüş
sövülmüş
kovulmuş gibiyim
Bir hasretlik oldum
Özlemin özüne düştüm
Cehennemde ateşin közüne düştüm
Yandım, yandım da piştim
Ayrılık acısı düştü içime
Şiir, şiir
Türkü, türkü
kelimeler döndükçe heceye
mısralar dize gelip
diz çöktü önümde
haykırırım acımı
Yangın yerine döndü
acılar içimde
haykırırım
avazım çıktığı kadar
feryadı dilimde… Harun Yiğit
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|